Your browser is out-of-date.
To get a better experience with our home designs, please download other browsers for free. Just click on the icon!
Bahçeler… Hızlı kent yaşamının koşturmacası içinde neredeyse ne olduğunu dahi unuttuğumuz bir kavram değil mi? Ya da belki çocukluğumuzdan hatırlıyoruz onu yalnızca. Belki de emekli olan anne babamızın yazlıklarında görüyoruz yılın birkaç günü. Pek çoğumuzun gündelik hayatımızı sürdürdüğümüz ev ve iş yerlerinde bahçenin olmadığı maalesef gerçek. Pek çok sorunun kesişim noktasında yer alıyor bu mesele aslında. Şehir planlaması, mimari, peyzaj mimarisi, ekonomi ve belki de en önemlisi bir zihniyet sorunu bahçeler. İhtiyaçlarımızı tarif etme ve yorumlamayla ilgili bir mesele. Çoğumuz yaşamak için birkaç odadan ibaret konforlu bir evin, belki biraz manzaranın, merkezi noktalara yakın olmanın yeterli olduğunu düşünüyoruz. Ya da bir konuttan beklentilerimizin bunlar olduğunu sanıyoruz. Oysa bunlar öğrenilmiş bir ruh halinin sonuçları. Hepimizin toprağı görmeye, toprağa dokunmaya, basmaya, ayda yılda bir değil her gün biraz hava almaya, dahası her gün elimizin altında olan bir bahçeye ihtiyacımız var. Böyle düşünmüyorsanız yaşam tercihlerinizi gözden geçirin. Bahçeli bir evin hayatınızda neleri değiştirebileceğini düşünün. Çok geçmeden siz de fark edeceksiniz.
Nitekim artık pek çok insan bunun farkında ve bu ihtiyaca yanıt bulma arayışında. İnşaat sektörü de haliyle bu ihtiyaç doğrultusunda kendini yeniden konumlandırıyor. Yeni konut projelerinin çok önemli bir kısmında yeşil alanlar toplam alanın yüzde 80, yüzde 90 gibi çok büyük kısmını kaplıyor. Olması gereken de bu. Ama bununla da yetinmeyen ve kendine ait bir bahçe isteyenler de hiç haksız değil. Bu yazımızda en güzel bahçe avlularından oluşan bir derleme yaptık sizler için. İçinizi açacak bu avlular, belki de kendi ihtiyaçlarınızı da yeniden tarif etmenize yol açacak.
Hakan Helvacıoğlu ismini başka yazılarımızdan da hatırlayacaksınız. Her zaman övgüyle bahsettiğimiz bu isim, her işinde olduğu gibi burada da övgüyü hak ettiğini gösteriyor. Üzerine çok düşünmeye gerek yok, fotoğraf pek çok şeyi anlatıyor zaten. Bu muhteşem avlu, Bodrum'da bulunan Villa in Mandarin Oriental'in bahçesinde bulunuyor. Dış mekanlar için özel olarak işlenmiş ve son derece dayanıklı bir yapıdaki ahşabın ağırlığını hissettiren avlu, aynı zamanda olağanüstü güzellikte bir manzaraya bakıyor. Burada geçirilecek kaliteli zamanı, birinci sınıf bir tatil köyünde dahi bulmak pek mümkün olmayabilir.
Bundan beş ila on yıl öncesine kadar, son teknoloji yalıtım ürünleri belli başlı alanlar dışında çok fazla yaygınlaşmamıştı ve binbir güçlükle ısıtılan ve soğutulan ev ve iş yerlerindeki ısıyı korumak hassas bir konuydu. Fakat son yıllarda sektörün hızlı ilerleyişi ve beraberinde bir dizi yasal düzenlemelerle yalıtım konusunda ciddi önlemler alındı. Bu yüzden yalıtım malzemeleri de çeşitlendi, bollaştı ve haliyle maliyetleri de düştü. Yalıtım can sıkan bir konu olmaktan çıktı. Bu da tasarımcılara oldukça geniş bir alan açtı. Unlimited Design imzası taşıyan bu mekanda, böylesi dev bir cam kapının kullanılması bir mesele olmaktan çıktı örneğin. Böylece avluyla salonun aralarına hiçbir şey girmeden kucaklaşabilmelerinin de önü açılmış oluyor.
Arthur & Miller tarafından dizayn edilen bu avlu ise, yine bütünüyle açılır kapanır yapıdaki duvar sayesinde iç mekanla bütünleşiyor. Hemen arkada bulunan modern mutfak ve bar tipi ada sayesinde de adeta bir restoran şıklığı hüküm sürüyor.
Engel & Völkers Bodrum imzasını taşıyan bu muhteşem avlu ise dört taraftan doğal taşlarla kuşatılmış durumda. Bu harika malzeme, o kadar güzel bir atmosfer yaratıyor ki, açıkçası başka hiçbir eklentiye gerek kalmıyor.
Saklı cennette görülmeye değer bir villa yazımızın da ilginizi çekebileceğini düşünüyoruz.
